Temsilcilik, son 20 senede en az 300 ila 400 milyar doların Türkiye dışına çıkarıldığını öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, Ensar Vakfı ve TÜRGEV’in ABD’deki ‘paravan bir vakfa’ toplamda 1 milyar lira transfer ettiğini söylemişti. Bu vakfın, Ensar ve TÜRGEV’in ortak kurduğu TURKEN Vakfı olduğunu söylemişti.
CHP lideri, ABD’deki vakfın yönetiminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ailesinden bir üyenin bulunduğunu belirtirken, “Gelelim Amerika’ya kaçmaya hazırlananlara… Yeni iktidarın sizi orada rahat bırakacağını mı düşünüyorsunuz” demişti.
CHP’nin ABD temsilciliği, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına ilişkin eleştirileri dört başlıkta yanıtladı. Temsilciliğin soru-cevap şeklinde hazırladığı açıklama şöyle:
TURKEN Vakfı 2014’de kurulmuş. Bunu daha önce gündeme getirdiniz mi?
Evet, CHP yıllardır TURKEN Vakfı’nı takip ediyor ve elimizdeki bilgileri kamuoyuyla paylaşıyoruz. Genel başkanımız 2020’de TBMM’deki grup konuşmalarında, ABD’deki TURKEN Vakfı’na ait gayrimenkullerin satılması ve elde edilen finansal kaynağın Türkiye’deki pandemi için ayrılan bütçeye eklenmesini talep etmişti.
Kılıçdaroğlu geçen hafta bu konuya niçin tekrar girdi?
Genel başkanımız bir vakıftan ziyade, aslında yurt dışında kurulan paralel sistemi ifşa etti. TURKEN Vakfı bunun sadece bir parçası. Ancak ABD Hazine Bakanlığı ve ABD Vergi Dairesi’ne (IRS) defalarca başvurmamıza rağmen, bağışçılarını açıklamamıştı. TURKEN Vakfı’nın gizlilik inadıysa 18 Mayıs’ta son buldu.
18 Mayıs’ta ne oldu da, Kılıçdaroğlu tekrar harekete geçti?
Uzun yıllardır ABD makamları nezdindeki çalışmalar ve başvurular sonucunda, ABD Adalet Bakanlığı’nın geçen sene TURKEN Vakfı’na bir yazı gönderip bağışçılarını açıklaması yönünde zorunlu bir talepte bulunduğunu öğrendik.
Bu talep 18 Mayıs’ta TURKEN Vakfı tarafından yerine getirildi. Yani artık istese bile bağışçılarını gizleyemeyecek; altı ayda bir ABD Adalet Bakanlığı’na gelir/gider ve bağışçılarıyla alakalı detaylı rapor vermesi gerekecek.
67 milyon dolarla yurt dışına kaçılır mı?
Türkiye’yi takip eden herkesin bildiği üzere, son 20 senede en az 300 ila 400 milyar dolar arası bir kaynağın Türkiye dışına çıkarıldığı biliniyor. Yurt dışında kurulan bu paralel sistemle farklı ülke ve isimler altında olan paraları rahatlıkla bu vakıflara aktarmak mümkün. Ayrıca TURKEN Vakfı’yla alakalı belgeler Haziran 2020’ye kadar. Son iki senede ne kadar para geldiğini henüz bilmiyoruz.
Ancak kendilerine gazeteci ya da muhalif diyenlerin bu rakamı beğenmemesi kendi adlarına utanç kaynağı olmalı. Özellikle Türkiye’deki yabancı menşeli basın kuruluşlarında çalışanların, Batı’dan sadece maaş değil Batı’nın profesyonel ahlak ve etik standartlarını da almasını dileriz.
İsveç’te devletin kredi kartıyla çikolata aldığı ortaya çıkınca istifa eden bakan ya da üniversite tezinde intihal yaptığı ortaya çıkınca istifa eden Alman bakan Türkiye için de standart olmalı. Bizim millet olarak ne eksiğimiz var? Sorulması gereken soru bu.